Shigatsu wa Kimi no Uso


Benliğini ve tutkularını, zihninin ve kalbinin derinliklerine gömüp, aslının sadece bir yansıması şeklinde yaşamını sürdüren bir gencin; Sakura ağaçlarının tüm güzellikleri ile kendini rüzgâra teslim ettiği bir nisan gününde tanıştığı bir kız sayesinde, geçmişinde ki travmaları ve pişmanlıkları ile yeniden yüzleşecek gücü bulması ile başlayan basit ama unutulmaz bir hikâye.

Serinin ilk yarısı, ilk önce Kousei ve Kaorinin ortak tutkuları müzik sayesinde bir araya gelmesini ve sonra da Kousei'nin geçmişi ile yani ölmüş annesi ile olan hesaplaşmasına ayrıldı. Piyano ve müzikle ilgili her bir ses ve nota kendisine annesini çağrıştıran Kousei, annesine son vedasını olması gereken tek yerde, sahnede ve piyano başında gerçekleştirdi.


Kaori, Kousei’i istediği şekilde peşinde sürüklerken, bir yandan da, ileriye bakabilmesi için gerekli olan cesareti toplamasını sağladı. Ancak, kendisinin de bir gerçekten kaçtığı, kimi zaman bir şey düşünmesini engellemeye çalışırcasına fazla olan neşesi ile, kimi zaman da, unutulmamaktan bahsederken ki hüznü ile hissedildi.

Serinin ikinci yarısında Kaori'nin birçok kez sinyalleri verilen hastalığı gün yüzüne çıktı. Kaori’nin kendini bırakmaya ve savaştan vazgeçmeye zaman zaman meyil etmesi, Kaori'yi sürekli güçlü görmeye alışmış Kousei'de, ister istemez annesinin anılarını canlandı ve yine bir travmanın eşiğine geldi. Ancak, bu sefer bambaşka bir duruş sergileyerek, gözümüzün önünde ne kadar olgunlaştığını gösterdi.

Sadece Kousei ve Kaori değil, yan karakterlerin hikâyelerini de oldukça detaylı işledi Shigatsu. Özellikle Tsubaki’nin çocukluktan genç kızlığa geçiş dönemindeki, kendi duygularını anlama ve Kousei' e karşı hissettiklerinin bir erkek kardeşe duyulan sevgi değil de, aşk olduğunu fark etme evresi çok güzel ve detaylıca işlendi.

Kousei ile takıntılı hale gelmiş ve onun piyanoyu bıraktığı dönemde amaçlarını kaybetmiş, diğer iki piyanist Emi ve Takeshi'nin hikayeleri ve değişimleri de, başarılı şekilde yansıtılan başka hikayeler oldu.


Yine başka bir takıntı ve kabul edilme odaklı karakter olan Nagi'de, Kousei sayesinde hem gelişti, hem de Kousenin gelişimine büyük katkı sağladı. Kousenin, Kaoriden daha önce bulduğu cesareti, bu kez Kaori'ye kendisinin, umut ile birlikte verebilmesinde de kilit rol oynayan Nagi, seri için önemli bir karakter haline geldi.
Yan karakterlerden bir tek Watari, yakın arkadaşı için elinden gelen her şeyi yapan, etkisiz yardımcı oyuncu rolünden ileri gidemedi ve kendisine yeterince değinilmedi.


Seri boyunca etkileyici birçok sahne vardı. Tsubaki’nin, Kouse'yi zorlayarak Kaori’ye âşık olduğunu itiraf ettirmesi ve ardında kendi duygularını, dolaylı yollarla ifade edip kaçması, inanılmaz güzel yansıtılmıştı. Kousei ve Nagi’nin birbirleri ile vakit geçirip, dürüst şekilde içlerine döktükleri sahne ayrı bir güzeldi. Kousei ve Kaori’nin birbiri ile yalnız kaldığı ve derin konuşmalara daldığı çoğu sahne ise zaten harikaydı.


Kousei ve Kaori’nin bahsi tekrar açılmışken, onların hikâyesinin finalinin yapıldığı, Kaori’nin son bölümdeki mektubuna değinmek gerekir…
Kaori, çoğumuzun izlerken uzun zaman önce fark ettiği yalanını itiraf ederken, bir yandan da, geçmişini ve yaşadıklarını onun penceresinden görmemizi sağladı. Kousei için, Kaori ile tanışması ve onunla geçirdiği zaman gerçekten de nisanda başlayan bir yalan, hiç yaşanmamış bir rüya gibi olsa da; Kaori’nin kendi pişmanlıklarını yok etmek amaçlı başlattığı bu hikâye, Kousei’yi kafasını yerden kaldırıp, yeniden önüne bakabilecek güçteki bir yetişkine dönüştürdü.


Özellikle dramı çok başarılı şekilde yansıtan seri, beklenmedik hızlı mizah girişleri ile de çoğu zaman yüzümde tebessüm oluşturdu ve komedi konusunda da kaliteli bir performans sundu. Hikâyenin yapısına ve karakterlerin yaş aralığına göre dozu iyi tutturularak verilen romantizm de, insanın içini ısıtan seviyedeydi.

Shigatsu wa Kimi no Uso'nun, bana göre tek kusuru ise müzik performansı sahnelerinin fazla uzun tutulmasıydı. Bu sahneler iç hesaplaşmayı ve kendini bulmayı yansıtması açısından önemliydi belki ama bu kadar uzun tutulması, benim gibi müziğe, hele klasik müziğe hiç ilgisi olmayan kişilerin zaman zaman sıkılmasına yol açtı.


Shigatsu wa Kimi no Uso(Your Lie in April), adında da belirtildiği şekilde, ortaya çıkması ve yaptıkları yalanmış gibi hissettiren bir karakter sayesinde var olsa da, benim için birçok gerçeğin bile üstünde olan ve hiçbir zaman unutulmayacak sıcaklık ve hüzün dolu bir hikâye oldu.
Mangası ile aynı zamanda biten ve bütün hikâyesini, pek alışık olmadığımız şekilde, yarım kalmadan ağız tadıyla izlediğimiz Shigatsu wa Kimi no Uso; kesinlikle izlenilmesi gereken, muazzam bir seri.


 


















  • Hikaye anlatımı - 9.5 -  Duyguları iyi yansıtan, çok başarılı bir anlatım. Müzik performansı sahnelerini uzun tutmaları, benim gibi müzikten çok anlamayanlar için bazen sıkıcı olabiliyor.
  • Seslendirme - 10 - Mükemmel. Son dönemlerin en revaçta genç seiyuularından harika bir cast oluşturulmuş. Hanae Natsuki, Taneda Risa ve Sakura Ayane harika performansları ile bir adım öne çıkıyorlar.
  • Karakterler - 10 - Derinlikleri çok iyi yansıtılan başarılı karakterler.
  • Sürükleyicilik - 9 - Haftalık izleyince de, birkaç bölüm biriktirerek izleyince de zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Burada da, eksi yön olarak, uzun müzik performansları öne çıkıyor. 
  • Teknik detaylar - 10 - Rengarenk çizimler ve harika animasyon ile görsel şölen sunuluyor. İlk Opening ve OST parçaları ise enfes. 
  • Genel - 9.7 - 

Yorumlar